21 YILLIK AİLE GELENEĞİ DOĞANIN İZİNİ TAKİP EDİYOR…

He-po’nun hikayesi ve faaliyetleri, firmanın ikinci kuşak temsilcisi Murat Kocaballı’nın, 2017 yılında Samsun ili Narlısaray Köyü’nde ekim yaptırmasıyla başladı ve 2019 yılında Ketene A.Ş.’yi kurması ile büyüdü.

Türkiye’de kenevir üretimini üst potansiyelde sağlayan firmanın merkez üssü Samsun’un Vezirköprü ilçesi olup, Vezirköprü, Havza, Ladik ve Bafra’da üretim alanları mevcuttur. Hepo’nun bu süreçteki vizyonuna, geleneksel kenevir tarımı yapan çiftçiler ve değerli ürünlerin tasarıma doğru yol almalarını sağlayan kadın emekçiler ile tüm emektarlar, değerli katkıda bulundular.

Kadın ve el emeğini yücelten şirket geleneği yalnızca bununla yetinmeyip, küçük işletmelere de fayda sağladı. İşçi istihdamından tedarikçiye kadar büyük bir zinciri sabırla yöneterek, yalnızca üretim hacmi ve insan kaynağına değil önce kadın emeğinin doğru değerlendirilmesine, ardından tüm çalışanların sosyal hayatlarına dokunarak önemli katkılar sağladı. Kendilerini güvenilir, geleneksel ama çağın teknolojik yeniliklerine hâkim bir kurum kültürüne emanet eden zanaatkarlar, gelecekte gururla anılacak ve akademik makalelerde yer bulacak değerli de bir çalışmaya ortak olmuş oldular…

Geçici ve sürekli yenilenip, tükenmeye muhtaç hızlı moda akımına karşı dayanıklı, sağlıklı, doğa dostu, sürdürülebilir mucizevi kenevir bitkisi, tohumdan dikişe kadar hiçbir tarım ilacı kullanılmadan, doğal ekim yetiştirme yöntemleri ile tamamlanan tarım süreci sonunda, Ketene A.Ş.’nin kendi bünyesinde geliştirilen makinelerle önce hasat, soyma, ardından ayrıştırma işlemlerinden geçerek yarı mamul haline getirildi.

Ketene A.Ş.’nin değerli ekibi ilk olarak yerli tohumlardan elde edilen kenevir liflerinden elyaf, iplik, kumaş ve nihai ürün olan konfeksiyon ev tekstili ile çanta tasarımlarını endüstri dünyasına kazandırdı. Ardından doğayla dost, malzemesi yine doğanın kendisi olan tasarımları, sonsuz zenginliğin eşsiz formları ve renklerinden ilhamla özenle üretti.

5000 yıldan uzun bir süredir, Romalılar ve Eski Çinliler gibi dünyanın en gelişmiş medeniyetleri son derece güçlü lifler ve dayanıklı kumaşlar üretmek için sanayi keneviri kullanmışlardır. Kenevir kumaşı, daha rahat ve sürdürülebilir bir dünya yaratmak adına artık büyük bir öneme sahip.

He-po’nun tekstil ürünleri ve çantalarında, insanoğlunun ilk kullandığı baskı yöntemi olan doğal boyamanın çağdaş uygulaması olarak nitelendirilen “ekoprint” tekniği uygulanmıştır. Ekolojik baskı tekniğinde lifler ve bitkiler önce çubuklar üzerine sarılarak ya da katmanlar halinde istiflenerek bitkilerin boyar maddelerini açığa çıkarmak için önce paketlenip suda veya buharda pişirildi.

Uygulamada hiçbir zararlı kimyasal kullanılmadı, tamamen doğal malzemelerden üretildi. Çıkan ürünler doğa ile uyumlu olup, bitkinin kendi öz rengi ve formu kullanılarak her bir ürün biricik ve eşsiz olarak tasarlandı. Hızlı dünyanın yavaş moda akımında çığır açacak teknikler uygulayan tasarımcı ve uygulayıcı büyük boyama ve baskı üstadı Tahsin İştengel’in kendi üretimi doğal boyaları ve yine kendi el işi üretimi tahta kalıplarıyla yapılan baskılı kumaşlarımız, çanta ve kırlentlerimizde kullanılmıştır.

Çiğdem Güngör Hanım, yaptığı kırlent yastık, çanta, kadın giyimi gibi tekstil ürünlerinde doğal boyama tekniklerini kullandı ve tüm süreçlerin doğru elde yönetilmesi sayesinde işlemler birinci sınıf sonuçlar verdi.

Tekstil ürünlerin iç astar kumaşlarında, yüzde yüz keten kumaşı kullanılırken, aksesuarların tüm fermuarları lider Japon firma YKK’nın doğal, sürdürülebilir ve özel sertifikalı koleksiyonundan temin edilerek üretildi. Kırlentlerin dolgu elyafları, yüzde elli kenevir ve yüzde elli pamuk elyaflarının karışımından üretilerek, kumaşlardaki elyaf karışımlarıyla aynı oranlar gözetilerek üretim sağlandı.

Hummalı bir hazırlık süreci sonrası sanat eseri formunda bir koleksiyona dönüştü.

He-po ekibi, “Doğaya rağmen değil doğayla birlikte nefes alan”, uzun soluklu bir yolculuk sonrası, “Düşüncesiz bir emek yerine uzun süreli, düşünceli gözlemler sonucu tek ürünle sınırlı kalamayacak kadar zengin, bitkilerle hayvanların tüm işlevlerini göz önünde bulundurarak” üretim gerçekleştiriyor.

Ve bu anlayış, “Doğaya kafa tutmak yerine, toprağa zarar vermeden, doğal sistemi derinlemesine inceleyip gözleyerek, mevcut işleyişin kendi evrimine izin vermeye” devam edecektir…